Evliliğin Vazgeçilmez Unsurları

0

 Evlilik hakkında herşey

 Hayat anlam aramasının peşinden koşup onu çeşitli etkenlere mâl eden birçok insanı yolcu etmiştir bu dünyadan. Bu dünyadaki varlığını sorgulayan ve cevaplarını farklı olgular üzerine yerleştiren insanlar dahi bu arayışlarının merkezinde aile kurumunun bu arayışta vazgeçilmez bir destekçi olduğu noktasında birleşmişlerdir. Nitekim insan güzel olana yöneldiği takdirde onu orada ruhunu ısıtan bir çift göz bekliyor olacaktır.

 Mükemmel bir evlilik aramaktansa evliliği mükemmelleştirmek üzerine kafa yorulmalıdır. Mükemmel yaşamı arzulamak mükemmelliğe ulaşmak için ilk adım olsa da birey hayali bir ütopyadan ziyade dünyanın gerçeklerinin çevrelediği alanında realiteye uygun bir biçimde isteklerini şekillendirmelidir. Kendi sınırlarını bilmeli, eşine olan beklentisini yüksek tutmaktansa birlikte başarabileceği hedeflerini yüksek tutup enerjisini yararlı olacak fiillere yönelterek gereksiz sorunlardan uzak durmalıdır.

 Kendi varlığına verdiği önemi bencillik tuzağından koruyup düşüncelerini ve fiillerini birlikteliğindeki huzuru koruyup artırmak için kullanmalıdır. Nitekim insan neye meylederse yüzleşeceği hayat attığı adımların varacağı yerde olacaktır. O yere ulaştığında pişmanlıklarla dolu bir hayatla karşılaşmak istemiyorsa attığı adımlara dikkat etmeli, o adımların neticesini hesap ederek hareket etmelidir.

 Hayatın bir oyun parkı olmadığını idrak ederek hayatın gerçeklerinden kaçmayıp bilakis bu gerçekliğin neticeleri ne olursa olsun hayatını paylaştığı eşinin görüşlerini de bu gerçeklikle birlikte değerlendirip yaşayabilmelidir. Hayatına eşinin varlığını katabilen bir zihin hayatın karanlık zindanlarında bile özgür olacaktır. Bu özgürlüğü ona kendi içindeki potansiyelden ziyade eşinin varlığının huzurunu hissetmesi verecektir.

 Amacını belirlenen bir hayat amaçsız sürüklenen, ipleri rüzgâra teslim edilmiş bir hayattan elbette daha güvenli olacaktır. Bu noktada hayatın amacını belirlemek bireye hayatının mümkün sınırlar içerisindeki özgürlüğünü yaşama fırsatı sunacaktır. Bu özgürlüğe kavuşma hayalini kurmak ve yeşertmek içinse eşinin şahsına yüklediğin dogmalar üzerinden değil, eşinin var olan gerçekliği üzerinden hareket edilerek oluşturulmalıdır.

Smiling young couple piggyback at beautiful summer beach

 Evlilikler neden bu kadar kolay son buluyor?

 Amacını sadece kendi kurallarına göre belirleyip, hayallerini, elde etmek istediklerini yalnızca kendi doğruları üzerine kurarak yönetmeye çalışan bireyler için evlilik bir kazanım değil aksine günbegün huzursuzluğun arttığı bir ortama dönüşmektedir. Bencilce kurulan hayallerin sadece kendi varlığını tatmin ettiği gerçeğini inkar ederek eşinin varlığını görmezden gelmekle boşanmanın kıyısına son sürat kürek çekmektedir.

 Gerçeklerin değil geçici heveslerin peşinden sürüklenerek kurulan birlikteliklerse heves son bulduğu anda karşı taraftan elde ettiği kazanımlar önemsizleşmektedir. Hata yaptığının farkına çok geç varmış olmak hata yaptığı gerçeğini değiştirmediği gibi hayattan kaybettiği zamanın telafisi de imkansız olmaktadır. Anlık hevesleri ömürlük duygular zannederek ani kararlarla kurulan birliktelikler bireyin kendi hayatını bir şans oyunu misali oynaması ve kaybettiğini anladığı zaman içini bürüyen pişmanlık hissinin çaresizliğini en derinden yaşamaktadır.

 Bireylerin düşüncelerinin değil sülalelerin isteklerinin neticesinde, sevmediği insanlarla zorla kurdurulan yuvalarsa zaten kişinin kendi isteğiyle kurulmadığı için yıkılması çok kolay olmaktadır. Yıkılmasa dahi yuvayı ayakta tutan güzel bir birliktelik değil aile baskısının hala devam etmesi ve bireylerin bu yaşama kendilerini mecbur hissederek istemeseler de katlanmaları neden olmaktadır. Sevdiği insanlar birliktelik kuramayıp sevmediği bir hayata itilen insanda yaşam belirtisi bulmak dahi çok zordur. Hayattan bu kadar nefret eden bir insanınsa eşine verebileceği sevgi ve huzur miktarının düşüklüğü aşikardır. Ve bu yuvalarda yetişecek çocuklarında içinde bulundukları bu huzursuz ortamdan etkilenerek yetiştirilmesi gerçeği de bu evliliğin en dramatik yönlerinden birini oluşturmaktadır.

 Bireylerin mutluluğu kalplerde değil de maddiyatın bitmek tükenmek bilmeyen doyumsuzluğunda aramaları neticesinde aynı evin içinde paha biçilemez eşyaların arasına sıkışmış iki yalnız bedene dönüşeceklerdir. İnsana değil de maddi olana değer vermek karşındaki insanın varlığını önemsiz görerek evliliğin kalitesini düşürmektedir. Yaşanılacak en ufak maddi sıkıntılarda birbirini bulamayan, anlayamayan bireyler evlilik kurumunu devam ettirecek nedenlerden de uzaklaşmış olacaklardır. Bu noktada evliliği maddiyat üzerine kurarak uzun huzurlu bir birliktelik yaşamak olası değildir.

 İletişimde yaşanan kopukluklar, eşlerin birbirini yanlış anlamasına yol açmakta ve çoğu zaman hiçbir sorun yokken basit bir nedenden büyük tartışmalar yaşanabilmektedir. Çoğu zaman güzel bir şey anlatmak isterken bile karşı tarafa düşünceleri doğru aktaramamaktan kaynaklı problemler ortaya çıkmaktadır. Bu sebeple fevri davranmaktansa sorunun altında yatan nedenlere yönelerek çözümü aramak doğru bir yol olacaktır. Kendi söylemlerinin ölçüsünü iyi ayarlayarak eşinin fikirlerine değer verdiğini hissettirmeli ve onun varlığına olan saygısını hep koruyabilmelidir.

 Doğru Bir Evliliğin Bireye Katkıları

 İnsan doğru kişiye rastladığı anda hayatındaki en büyük eksikliğin onun yokluğu olduğunu fark ederek bütün enerjisini onu elde ederek kendindeki eksikliği gidermek için çabalar. Onun varlığına kavuştuğunda da o insanı elde etmek için verdiği çabayı devam ettirerek evliliklerini daha mükemmele taşımak için yol alabilirse, daha güçlü bir insana dönüşür. Kendi kişiliğini eşinin varlığıyla güçlendiren kişiler hayatta daha özgüvenli yaşayarak başarıya daha kolay bir şekilde ulaşabilir. Bundaki önemli kısımsa hedeflenen o başarının ortak bir kararın neticesinde birlikte alınması gerekmektedir.

 Doğru insanla beraber olarak kurulan evliliklerin ömrünü genellikle ecel belirler. Bireyler geçici zevklerin değil elinde olanın, kendisine bağlanan yüreğin kıymetini bilerek ömürlerini dolambaçlı yollarda değil dingin sahillerde geçirerek huzuru daha derinden hissedebilirler. Kendi bencilliklerinden sıyrılarak birlikte olduğu insana, paylaştıkları hayat yolculuklarında verdikleri değeri her an hissettirerek birbirlerini olumlu yönde desteklemeleri gerekmektedir. Bu desteği hissederek yaşamda daha özgüvenli olan eşler ait olma ve güven duyma ihtiyaçlarını kusursuz bir şekilde elde ederek dünyanın cazibesinden ziyade eşinin varlığıyla bu hayatı sevecektir.

 Sevginin berraklığında huzuru tadarak bu dünyada yaşayabilen insanlar adeta cenneti bu mecraya taşırlar. Birbirlerinin fiziksel özelliklerinin gelip geçici olduğu bilincinde olarak sevgilerini maddeye değil manaya yönelterek yaşamasını bilirler. Bu da onlara zamanın hızla geçirdiği ömürlerini her bir anında sevgiyi yaşamayı ve en içten hissedebilmeyi kazandırır.

 Hayatı daha yaşanılır bir alana çevirebilmenin temelinde insanın kendi değerlerini yaşaması ve yaşatabilmesi yatmaktadır. İnsanın gelişimi ve bu erdemlerin olması gerektiği gibi bireyin hayatına etki edebilmesi de iyi bir eğitimle mümkün olacaktır. Bu noktada verilecek eğitimin kalitesinde hiç şüphesiz kaliteli bir aile kurumu olması gerekir. Ailede verilecek eğitim insanın kişiliğinin oluşmasında ve hayata bakışında ki sınırları belirleyecek, basit bir ifadeyle onun nasıl bir kişiliğe sahip olacağını belirleyecektir. Ailenin toplumu dönüştürme gücünün farkına varılarak insan eğitimine bu temelden başlandığı idrak edilerek buna yönelik planlamamalarla eğitim süreci yönlendirilmelidir. Aksi takdirde eğitimde yaşanılan sorunların çözümü oldukça zor olacaktır.

Paylaş

Yazar Hakkında

Bir cevap bırakın